Il Paradiso delle Signore’un onuncu sezonunda izleyicileri birçok sürpriz bekliyor. Sezonun ilk bölümlerinde özellikle Enrico Brancaccio karakteri ön plana çıkıyor. Önceki sezonlarda kimliğini gizleyerek olaylardan uzak kalmaya çalışan Enrico, nihayet eski mesleğine geri dönüyor ve doktorluk kimliğini yeniden kazanıyor. Uzun bir aradan sonra tekrar beyaz önlüğünü giyerek Milano’nun medikal çevresine geri dönen Enrico, bu kez yalnız değil. Diziye yeni katılan karakterlerden biri olan Dr. Alberto Di Meo da Milano’ya adım atıyor ve Enrico’nun hayatına yeni bir denge getiriyor. Her iki karakterin aynı klinikte mi yoksa farklı kurumlarda mı çalışacağı henüz netleşmemiş olsa da, seyirciler onların yollarının kesişeceğine kesin gözüyle bakıyor. Enrico’nun bir önceki sezonda geçirdiği silahlı saldırıdan sonra kolunda oluşan problemleri gizli tutması, Alberto’nun bu konuda devreye gireceğine dair spekülasyonları artırıyor. Bu tıbbi yakınlık, aralarında hem profesyonel hem kişisel bağ kurulmasına neden olabilir. Diğer yandan Enrico ve Anita’nın Villa Guarnieri’ye taşınmasıyla ilişkileri daha da derinleşiyor; fakat geçmişteki sırlar ve Enrico’nun Marta ile olan bağları, çiftin huzurunu tehlikeye sokabilir. Öte yandan Paradiso mağazasında büyük bir değişiklik yaşanıyor: Enrico’nun yokluğunda Fulvio adlı yeni bir çalışan göreve başlıyor. Fulvio’nun mağazadaki rolü bununla da sınırlı kalmıyor, kızı Caterina da Veneri kadrosuna katılarak satış danışmanı oluyor. Elvira’nın bebeğiyle ilgilenmesi, Rosa’nın hâlâ Milano’ya dönmemesi ve Delia’nın moda koleksiyonlarıyla meşgul olması, yeni gelenlerin mağazadaki önemini artırıyor. Marina ile Matteo’nun ilişkisi gelişirken, Delia ile Gianlorenzo’nun romantik yakınlaşmaları da dikkat çekiyor. Bu arada Odile, Guido ile olan ilişkisini sonlandırıyor çünkü kalbi Matteo için atıyor. Tüm bu gelişmeler ışığında, sezonun açılışı hem duygusal yoğunluk hem de karakterlerin hayatlarında yeni yönelimlerle dolup taşıyor.